Sosyal Politika ders notları

Sosyal Politika ders notları

Sosyal Politika 1. ünite 

Sosyal Politika Bilim Dalı
Sosyal Politika bilim dalını neden tanımlamak gerekir?
Sosyal Politika bilim dalını tanımlamak neden güçtür?
• Sosyal Politika ile çevresindeki başka sosyal bilim dalları arasındaki konu ve yaklaşım farklılıklarını iyi kavrayabilmek için, bu bilim dalını önce tanımlamak gerekir.
• Sosyal Politika, sosyal nitelikli politikaları konu alır. Sosyal ve politika sözcüklerinin sözlüklerdeki anlamları Sosyal Politika bilim dalını doğru olarak ifade edebilmede yetersiz kalır.
• Ayrıca, Sosyal Politika bilim dalının tanımını oluşturan kavramların anlamları, tarihsel bir süreç içinde sürekli ve köklü biçimde değişmiştir. Bu bilim dalının niteliklerini eksiksiz olarak yansıtabilecek, her dönemde geçerli bir tanım yapabilmek bu nedenle güçtür.
“Devletler ilk kez nerede, hangi dönemde ve çerçevede sosyal nitelikli politikalar izlemeye başlamıştır?”
• Devletler; 18. yüzyıl sonlarında önce İngiltere’de, daha sonra da Batı Avrupa ülkelerinde yaşanılan Sanayi Devrimi’nin kendine özgü ortam ve koşulları altında, sosyal nitelikli politikalar izlemeye başlamışlardır.
• Devletlerin sosyal nitelikli politikalar izlemeye başladığı dönemlerde Sosyal Politika, Sanayi Devrimi ile birlikte doğan ve giderek çoğalan işçi kesiminin iş ilişkileri ve yaşamında korunmasını öngören ilkeler, kamusal kararlar ve uygulamalar çerçevesinde algılanmıştır.
Sosyal politikaların kapsamı ve konuları günümüze dek süregelen dönem içinde hangi nedenlerle, nasıl değişmiştir?
• Özellikle yakın geçmişimizde teknolojik, demografik, hukuki, toplumsal, siyasal alanlarda yaşanan pek çok olay ve oluşum, izlenilen sosyal politikaların kapsam ve konularına daha önceki dönemlere göre çok daha farklı boyutlar kazandırmıştır.
• işçi statüsü altında çalışanların yanısıra, hızla gelişen hizmet ve kamu kesimlerinde bağımlı statüler altında çalışanlar ile ekonomik yönden güçsüz ve bir iş bulup çalışabilme olanakları toplumun başka bireylerine göre daha sınırlı olan ya da bu olanaktan tümüyle yoksun bulunan kesimler de bu politikaların kapsamı içinde yer almışlardır.
• Sosyal politikaların kapsamındaki sürekli genişleme, konularının da zamanla çoğalmasına yol açmıştır.
Sosyal politikaların konuları; iş ilişkileri ve yaşamı ile sınırlı olmaktan çıkıp, toplumdaki tüm bireylerin yaşamları boyunca ve hatta öldükten sonra bile sorumluluklarını üstlenen bir çeşitlilik kazanmıştır.
Sosyal Politika bilim dalı nasıl tanımlanabilir?
• Sosyal Politika; toplumun bağımlı çalışan, ekonomik yönden güçsüz ve özel olarak esirgenmesi gereken kesimlerinin korunmalarını öngören politikaları konu alan bir sosyal bilim dalı olarak tanımlanabilir.
• Sosyal Politika’yı, bireylerin gerek iş ve gerekse toplumsal yaşamları içinde karşılaştıkları ya da karşılaşabilecekleri tüm olumsuzluklara karşı korunup, gerektiğinde ise bakılıp, gözetilmelerini öngören politikaları üreten, sorgulayan ve uygulayan sosyal bilim dalı olarak da tanımlayabiliriz.
Sosyal Politika bilim dalı ile kurulu siyasal ve ekonomik düzen arasında bir ilişkisi kurulabilir mi?
Bu bilim dalının akademik temelleri ne zaman, kimler tarafından, hangi ülkede atılmıştır?
• Sosyal Politika bir ülkenin salt ekonomik düzenine,gelişmişlik düzeyine ya da yönetim biçimi doğrudan bağlı bir bilim dalı olarak irdelenemez.
• Sosyal Politika bilim dalının akademik temelleri Alman bilim adamları tarafından Almanya’da, 19. yüzyıl’ın sonlarında atılmıştır.
• Sosyal Politika göreli olarak genç bir disiplindir. Bilimsel rüştünü kanıtlayıncaya dek konuları, kendisinden daha önce doğup, gelişmiş başka sosyal bilim dalları kapsamında görülüp, irdelenmiştir.
Bu bilim dalını ifade eden Sosyal Politika adı, özellikle Avrupa ülkelerinde benimsenerek, bilimsel literatüre yerleşmiştir.
Sosyal Politika bilim dalına önem kazandıran özellikleri nelerdir?
• Sosyal Politika, konu aldığı politikaların kapsamında bulunan kesimlerin salt sayısal çoklukları nedeniyle değil, nitelikleri nedeniyle de önem taşır.
• Sosyal devlet ilkesi; herkese, içinde yaşamakta olduğu toplumun olanaklarına uygun bir yaşam düzeyini sağlamakla kendini görevli bilen devlet anlayışını ifade eder. Toplumdaki bireylerin hiçbir ayrım gözetmeksizin ekonomik ve sosyal tüm haklara sahip kılınmalarını, bu hakları özgürce kullanabilmelerini hukuken güvence altına almakla kendini yükümlü gören devlet hukuk devleti ilkesini benimsemiş sayılır.
• izlenilen sosyal politikaların gelişmişlik düzeyi, bir devletin sosyal devlet ilkesini benimsemiş olmasının da bir ölçütü olarak gösterilebilir.

 

 


Sosyal Politika 2. ünite 

Sosyal Politika ile Sosyal Politika’ya Yakın Bilim Dalları Arasındaki Yaklaşım Farklılıkları
Sosyal politikalar hangi kurum ve kuruluşlarca taşınır?
• Sosyal Politika, sosyal nitelikli kamusal politikaları konu alan bir sosyal bilim dalıdır. Bu nedenle başka kamusal niteliği olan politikalar gibi devlet eli ve denetimi altında sürdürülür.
• Yerel yönetimler ile kar amacı gütmeyen gönüllü kuruluşların izleyecekleri sosyal içerikli politikalar,sosyal politikaları destekleyerek, güçlendirir.
Sosyal politikalar ulusal ve uluslararası bağlamda neden ve nasıl ayrımlaştırılabilir?
• Bir ülkenin ekonomik, sosyal, yönetsel ve kültürel koşulları, o ülkede izlenilen sosyal politikalara ulusal bir kimlik kazandırır.
• Yönetim biçimi, ekonomik gelişmişlik düzeyi ve düzeni ne olursa olsun her ülkenin izlediği kendine özgü sosyal politikaları vardır.
• Sosyal politikaların uluslararası kaynakları, günümüzde ulusal sosyal politikaları büyük ölçüde yönlendirip, biçimlendirmektedir.
Sosyal politikalarla ulaşılmak istenilen hedeflere, nasıl varılabilir?
• Sosyal politikalarla varılmak istenilen hedeflere ancak, sosyal planlama, hukuk normları, bu bilim dalına özgü sistemler, teknikler, bu amaçla yapılandırılan çeşitli kurum ve kuruluşlar aracılığıyla ulaşılabilir.
Sosyal politikalar hangi kaynaklardan finanse edilir?
• Sosyal politikalar, ağırlıklı olarak devlet bütçesinden ayrılan paylarla finanse edilir.
• Başta yerel yönetimlerin bütçeleri olmak üzere, parasal nitelikli yaptırımlar, belirli bir amaca ayrılmış özel vergiler, harçlar, şans oyunlarının gelirleri, bağışlar, uluslararası kuruluşlardan alınan çeşitli yardımlar da sosyal politikaların kaynakları arasında yer alır.
Sosyal Politika ile Ekonomi, Hukuk, Endüstri ilişkileri ve insan Kaynakları Yönetimi disiplinleri arasında nasıl bir benzerlik ve hangi farklılıklar bulunur?
• Sosyal Politika sosyal bir bilim dalıdır. Bu nedenle de konusu insan, bir başka deyişle toplum olan başka sosyal bilim dalları ile aynı sistematik içinde yer alır. Sosyal Politika, konu aldığı politikaların kamusal niteliği nedeniyle, yine kamusal nitelikli politikaları konu alan başka sosyal bilim dalları ile de benzeşir. Ayrıca, aynı ya da benzer konuları olması
yüzünden bu bilim dalının bazı sosyal bilim dalları ile özel bir yakınlığı da vardır. Kapsamında bulunan konulara, kendine özgü yöntemlerle yaklaşırken, komşu bilim dallarının bilgi ve verilerinden büyük ölçüde yararlanır.
• Ancak, bu bilim dallarının konuları ve yaklaşımları arasında önemli farklılıklar vardır. Bu nedenle de, Sosyal Politika ile bu bilim dalının çevresinde bulanan sosyal bilim dalları arasındaki yakınlık, Sosyal Politika’nın akademik yetkinliğini kanıtlamış, bağımsız bir sosyal bilim dalı olma özelliğini ortadan kaldırmaz.
• Ekonomi’nin konusu, ekonomik nitelikli olaylar ve oluşumlardır. Ekonomi bilminin alt dallarından birisi olan Ekonomi Politikası, ekonomik nitelikli belirli bir hedefe ulaşabilmek doğrultusunda alınabilecek kamusal politikaları, bir başkası olan Çalışma Ekonomisi ise spesifik olarak işgücünü bir üretim faktörü olarak ele alarak inceler.
• Hukuk kurallarını konu alan Hukuk Bilimi, Sosyal Politika’nın yarattığı ilkelerin hukuki düzenlemeler aracılığı ile uygulamaya konulabilmesi doğrultusunda bir araç niteliği taşır.
• Endüstri ilişkileri, ya da Endüstriyel ilişkiler, örgütlü iş gören ve işveren ile devlet arasındaki ilişkileri bir sistem bütünlüğü içinde irdeleyen bir disiplindir.
• Bir işletmede çalışanların tümü, o işletmenin insan kaynağını oluşturur. İnsan Kaynakları Yönetimi, bu kaynağın işletmenin stratejik hedefleri doğrultusunda en etkili ve verimli biçimde nasıl değerlendirileceğini ele alarak inceler. Bu çerçevede insan Kaynakları Yönetimi disiplini; işletmenin gereksinim duyduğu işgücünün sağlanılmasından geliştirilmesine, en üst düzeyde motive edilmesinden tatmin
edilmesine dek uzanan geniş bir çalışma alanına sahiptir.

 



Sosyal politika 3. ünite 

Sosyal Politikaların Tarihsel Gelişimi
Hangi koşullar altında oluşan ortam işçi kesiminin doğmasına yol açmıştır?
• Sanayi Devrimi’nin koşulları altında oluşan ortam, işçi kesiminin doğmasına yol açmış, bu kesimin iş ilişkileri ve yaşamında korunma zorunluluğunun duyulması ile devletler sosyal nitelikli politikalar izlemeye başlamışlardır.
• Sanayi Devrimi’ne dek süregelen dönemlerde de köleler, sefler, yamaklar, çıraklar, imalathane çalışanları, askerler, tutsaklar, gönüllüler gibi çalışma yaşamında yer alıp, ekonomik faaliyetlerde bulunan kişiler olmuştur. Ancak bu statüler altında çalışanların işçi sınıfının köklerini oluşturdukları söylenemez.
Sanayi Devrimi hangi alanda yaşanılan gelişmelerle, hangi ülkede, ne zaman yaşanılmıştır?
• Sanayi Devrimi; buhar, elektrik, gaz gibi keşfedilen yeni enerji güçlerinin, üretim sürecine uyarlanması ile birlikte 18. yüzyılın ikinci yarısında ingiltere’de yaşanılmıştır
Sanayi Devrimi’nin koşulları üretim sürecini nasıl etkilemiştir?
• Öncesine göre daha hızlı, daha çok, daha çeşitli, daha düzgün (standart ), daha ucuz üreten makineler, insan ve hayvanın kas gücünün, doğa gücünün ya da bu güçlere dayalı mekanik düzenlemelerin yerini alarak kurulan ilk fabrikalarda kullanılmaya başlanmıştır.
• Sanayileşmenin gelişip, yaygınlaşması ile fabrikalarda çalışan işçilerin sayıları hızla çoğalmış ve önceki dönemlerinde var olmayan yeni bir toplumsal kesim oluşmuştur.
Sanayi Devrimi’nin ardından çalışma koşulları giderek neden ağırlaşmış ve yaşanılan olumsuzluklar neden çalışma yaşamı ile sınırlı kalmamıştır?
• Fabrika sahiplerinin, aşırı kâr etmeye ve kapital (sermaye) birikimine yönelmeleri, maliyet içinde işgücü payının azaltılmasına yönelik uygulamalara yol açmış, bu yüzden de çalışma koşulları giderek ağırlaşmış, işgücünün demografik yapısını değiştirmiştir.
• Çalışma koşullarının giderek ağırlaşması ile çocuk ve kadınların fabrikalarda yaygın ve yoğun biçimde acımasızca kullanımının, toplumsal yaşamın her alanına olumsuz yansımaları olmuş ve büyük çalkantılara yol açmıştır.
Sanayi Devrimi’nin yaşanıldığı dönemde geçerli ekonomi felsefesi ve kurulu hukuk düzeni, yaşanılan olumsuzluklara neden engel olamamıştır?
• Sanayi Devrimi’nin yaşanıldığı dönemde geçerli klasik liberal düşünceler, devletin ekonomik yaşama katılım ve karışımına karşıydı. Bu nedenle de devletler, giderek ağırlaşan çalışma koşullarına karşın, iş ilişkileri ve yaşamını düzenlemek gereksinimi duymamıştır.
• Kurulu hukuk düzeninin dayalı olduğu hukuki eşitlik ve sözleşme serbestisi ilkeleri, fabrika sahipleri ile işçilerin nitelikleri ve içinde bulundukları koşullar nedeniyle yaşanılan olumsuzluklara engel olamamıştır.
Sosyal nitelikli ilk politikalarla kimlerin, hangi alanda, neden ve nasıl korunması öngörülmüştür?
• Sanayi Devrimini yaşayan ülkelerde devletler; işçileri, iş ilişkileri ve yaşamında hukuki düzenlemelerle koruyabilmek için, sosyal nitelikli politikalar izlemeye başlamışlardır.

 

 

Sosya politika 4. Ünite


Sosyal Politikaların Türrkiye’deki Tarihsel Gelişimi
Osmanlı imparatorluğu’nda sosyal nitelikli politika arayışları, hangi dönemde, hangi koşullar altında hangi alanlarda başlamış ve sürmüştür?
19. yüzyıl ortalarına dek, ekonomik ve mesleki yaşam üzerinde, pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Osmanlı imparatorluğu’nda da esnaf örgütleri etkili olmuştur. Osmanlı imparatorluğu, Tanzimat döneminde sanayileşmeye başlamıştır. Ancak imparatorluğun içinde bulunduğu ağır ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullar nedeniyle ulusal sanayii, Cumhuriyet Dönemi’ne dek önemli bir gelişme gösterememiştir.
imparatorluk önce, Ereğli maden ocaklarında çalışan işçilerin mesleki yönden korunmasını öngören politikalara pozitif hukuk kuralları ile işlerlik kazandırmıştır.
Daha çok İstanbul ve çevresindeki sanayi işletmelerde, sanayinin gelişmesine koşut biçimde, yavaş bir hızla çoğalan işçi kesimi, 19. yüzyılın son çeyreğinde dernekler çatısı altında örgütlenmeye başlar. Meslek örgütlerinin, daha çok ödenemeyen işçi ücretlerini alabilmek için başlattıkları işi bırakma eylemlerinin çoğalması, 20. yüzyıl başlarında yürürlüğe giren bir kanun ile yasaklanmalarını yol açmıştır.
• Duyulan sosyal güvenlik gereksinimlerini karşılayabilmek için, 19. yüzyıl sonlarında çeşitli nizamnamelerle kurulan biriktirme ve yardım sandıklarından yararlanılmıştır.
Sosyal politikaların Batı Avrupa ülkeleri ile Osmanlı imparatorluğundaki tarihsel gelişimleri arasında hangi benzerlikler ve farklılıklar bulunur?
• Osmanlı imparatorluğu’nda sanayileşme süreci hızlı ve yaygın bir gelişme göstermemiş, Sanayi Devrimi’nin nesnel koşulları oluşmamıştır. İmparatorluk 19. yüzyılın ortalarından başlayarak, Batı Avrupa ülkelerinden yaklaşık 100 yıl sonra sanayileşmeye başlamıştır. Sanayi Devrimi’ni yaşayan ülkelerde dokuma kesimi ilk sanayileşen alan olmasına karşın, Osmanlı imparatorluğu’nda sanayileşme önce maden ve savaş donatım kesimlerinde başlamıştır. Osmanlı imparatorluğunda sanayileşme sürecinde yoğun biçimde çocuk ve kadın işgücü kullanılmamıştır. Sanayi Devrimini yaşayan ülkelerde ulusal sanayii kurulup, gelişirken, Osmanlı imparatorluğunda sanayileşme hareketleri yabancı sermaye ile işletmeler tarafından başlatılmıştır. Ülkemizde, önce Ereğli maden ocaklarında çalışan işçilerin korunmasını öngören politikalara pozitif hukuk kuralları ile işlerlik kazandırırken, Batı Avrupa ülkelerinde daha çok çalıştırılma yaşı ile çocuk ve kadın işgücü kullanımının sınırlandırılması ve çalışma süreleri gibi alanlar öne çıkmaktadır. Sanayi Devrimini yaşayan ülkelerde devletler, işçilerin ve onları destekleyen kesimlerin oluşturdukları büyük bir baskı gücünün etkisi ile yönelmek zorunda kalmışlardır. Oysa ki, ülkemizde böyle bir baskı gücü oluşmamış, yani hak kazanma mücadeleleri yaşanmamış, politikalar daha çok üst yönetimlerin iradeleri ile yönlenip, biçimlenmiştir.
• Batı Avrupa ülkeleri ile Sanayi Devrimi’ni yaşamadan sanayileşmeye başlayan ülkemiz arasında bazı benzerlikler de vardır. Örneğin; sosyal nitelikli politikalara önce işçi statüsü altında çalışanlar konu olmuşlardır. Sosyal politikalar ile sanayileşme süreci arasında bir koşutluk varolmuş ve bu politikalara daha çok pozitif hukuk kurallarından yararlanarak işlerlik kazandırılmıştır.
Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nde sosyal politikalar; hangi koşullar altında izlenilmeye başlanmış ve nasıl gelişmiştir? Bu politikaların özellikleri nelerdir?
• Cumhuriyet döneminde devlet, önce yine Zonguldak ve Ereğli maden ocaklarında çalışan işçilerin korunmasını öngören politikalara hukuk kuralları ile işlerlik kazandırmıştır.
• 1929 Ekonomik Bunalımı’ndan sonra Batı toplumlarınca benimsenen planlı, karma ekonomi modeli ve dayandığı sosyal devlet anlayışı, Türkiye için bir örnek oluşturmuş, bazı hukuki düzenlemeler böyle bir ortam içinde işlerlik kazanmıştır.
• Türkiye’de sosyal nitelikli politikalar, 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından, kapsam ve içerik yönünden hızla gelişmeye başlar.
• 1950’li yıllarda, 1945-1950 yılları arasında gerçekleştirilenler kadar önemli ve hızlı olmasa da, bazı yeni adımların atılarak gelişmelerin sürdüğü görülür.
• Türkiye’de sosyal politikaların gelişimi 1960’lı yıllarda yeniden ivme kazanmıştır.
• 1970’li yıllarda yaşanılan siyasal ve ekonomik sorunlar,sosyal politikalar yönünden pek çok olumsuzluğu beraberinde taşımıştır.
• Türkiye’de ekonomik sorunların giderek çoğalarak kronikleşmesi, sosyal politikaların yeterince önemsenip,gereğince gelişebilmesini engellemektedir.


Sosyal politika 5. ünite 

Sosyal Politikaların Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi
Ulusal ve uluslararası sosyal politika kavramları arasındaki farklılıklar nelerdir?
• Uluslararası kuruluşlar tarafından benimsenen sosyal nitelikli ilkeler ve yaratılan kurallar, yaşadığımız dönemde ulusal sosyal politikalara büyük ölçüde yön vermektedir. Her alanda yaşanılan entegrasyon süreci, bu yöndeki gelişmeleri uyararak, sosyal politikaların uluslararası kaynaklarına daha da önem kazandırmaktadır.
• Uluslararası sosyal politikaların dayalı olduğu ilkeler ve kurallar, ulusal sosyal politikalar için bir kaynak oluşturur.
Uluslararası sosyal politikaların doğup, gelişmesine hangi nedenler yol açmıştır?
• Ülkeler arasında rekabet eşitliğini sağlamak, uluslar arası kamuoyunun baskısı, devletlerin siyasal yaklaşımları, kendi kendine yardım hareketlerinin uluslararası düzeyde kurumlaşması, sosyal politikaların uluslararası kaynaklarına duyulan gereksinim sosyal politikaların uluslararası boyutlar kazanmasında etkili olmuştur.
Uluslararası sosyal politikalar günümüze dek süregelen dönem içinde, hangi koşullar altında, nasıl gelişmiştir?
Sosyal politikaların uluslararası normlarını oluşturabilmek doğrultusundaki ilk girişimler, bireysel nitelikte olmuş ve olumlu bir sonuç vermemiştir.
• Bu alanda yapılan bireysel girişimleri, bazı devletler tarafından başlatılan resmi çalışmalar izlemiş, ancak bu çabalardan da olumlu sonuçlar alınamamıştır.
• Uluslararası bir meslek kuruluşunun, çeşitli devletler katında sürdürdüğü çalışmalar, sosyal politikaların ilk uluslararası normlarının dağılmasında etkili olmakla birlikte, bu yönde somut adımlar ancak 1.Dünya Savaşı’nın ardından atılabilmiştir.
Uluslararası sosyal politikaları taşıyan kuruluşlar arasında Uluslararası Çalışma Örgütü, hangi özellikleri ile öne çıkarak önem kazanır?
• Uluslararası sosyal politikaların ilkelerini ve kurallarını yaratıp, geliştirmek, bu normlara evrensel düzeyde işlerlik kazandırmak, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün doğrudan görev alanına girer. Bu özelliği nedeniyle Örgüt, başka uluslararası kuruluşlardan ayrılır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün organları ile bu organların işlevleri nelerdir?
• Uluslararası Çalışma Konferansı, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yasama organıdır. Örgüt’ün Sözleşme ve Tavsiye niteliğindeki kararları Konferans tarafı ndan alınır.
• Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Yönetim Kurulu, yürütme organı işlevi görür.
• Uluslararası Çalışma Örgütü’nün, teknik ve sosyal alanlarda görev yapan iki alt uzman kuruluşu bulunur. Bu enstitü ve merkez, Uluslararası Çalışma Bürosu olarak adlandırılan, Örgüt’ün bir başka organına bağlıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Sözleşme ve Tavsiye niteliğindeki kararları, örgüte üye devletler yönünden neden önem ve değer taşır? Bu kararlar arasındaki farklılıklar nelerdir?
• Uluslararası Çalışma Örgütü, oluşturduğu normlara ilişkin kararlar alırken, üye devletlerin koşullarını göz önünde tutar. Örgüt’e üye devletler, Tavsiye niteliğindeki kararlardan dilerlerse yararlanırlar.
• Üye devletlerin; Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerini, Örgüt’ün statüsünde belirtilen koşullara uygun olarak onaylayıp, uygulamaya koymak yönünde, Örgüt’e üye olmaktan kaynaklanan bir yükümlülükleri bulunur.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün denetim süreci nasıl işler ve sonuçlanır? Örgütün bu bağlamda bir etkinliğinden söz edilebilir mi?
• Uluslararası Çalışma Örgütü, üye devletleri, genel ve özel olarak denetler.
• Örgüt, sürdürdüğü denetimlerin sonuçlarını, uluslar arası kamuoyuna katında dile getirir.

 

 


Sosyal politika 6. ünite

İstihdam Politikaları
Sosyal politikaların, işsizlikle savaşım politikaları içindeki yeri ve işlevi nedir?
• Ekonomi politikaları ile birlikte ve uyumlu biçimde sürdürülmesi gereken sosyal politikalar, sorunun sosyal sakıncalarını önleyebileceği gibi, çözümüne
de küçümsenemeyecek katkılar sağlar.
işsizlik; bireysel ve toplumsal yönden hangi olumsuzlukları beraberinde taşır?
• Gelir sağlayabilecekleri bir işte çalışmaları, bireylerin fiziksel ve sosyal yönden var olabilmelerinin ön koşuludur.
• işsizler, ulusal gelirin oluşumuna katkıda bulunmadan, bölüşümüne ortak olurlar.
• işsizlik; kayıtdışı isihdamı ve yeraltı ekonomisini besler, endüstri ilişkileri ve sosyal güvenlik sistemlerini yıpratır, çalışma koşullarının ağırlaşmasına yol açar, engellilerin istihdamını engeller.
işsizliğe karşı korumayı öngören sosyal politikaların dayanakları nelerdir?
• Sosyal politikaların uluslararası kaynakları; devletleri, vatandaşlarını işsizliğe karşı korumakla yükümlü görür. Bu alandaki görevleri, sosyal hukuk devleti niteliğini kazanabilmelerinin de bir gereğidir.
işsizliğe karşı istihdam politikalarının hangi araçlardan yararlanılır?
• Nüfus Politikaları, Tarım Politikaları, Yeni Bilgi ve Beceriler Kazandırma Programları,.iş Bulma Hizmetleri, iş Yaratma Politikaları, Bağımsız Çalışmaya Yönlendirme, işsizlik sigortaları, iş Hukuku Kurallarının işsizlikle Savaşım Yönünde Yapılandırılması, iş ilişkileri ve Yaşamında Esnekleşme.

 


sosyal politika 8. ünite

Ücret Politikalarının Dayanakları ve Çerçevesi
iş süresi denilince neyi anlamak gerekir? iş süresi yönünden sosyal korunma gereksinimi hangi nedenlere ortaya çıkar ve hangi gerekçelere dayanır?
iş süresi, işgörenin iş görme borcunu yerine getirdiği dönemsel zamanı ifade eder.
Sosyal politikalar; işgörenlerin, iş ve dinlenme sürelerinin uzunluğu ile iş sürelerinin gün içindeki yerinin yol açabileceği sakıncaları önleyebilmek amacıyla çalışma yaşamında korunmasını hedefler.
işgörenler için çalışmak, nasıl iş ilişkisinden kaynaklanan bir yükümlülük ise, çalışma sürelerinin uzunluğu ve gün içindeki yeri yönünden korunulmak ve dinlenmek de bir haktır. Bu hakkı güvence altına almak ise sosyal bir nitelik taşıyan devletin görevidir.
Sosyal politikalarla iş görenlerin; çalışma süreleri bakımından hangi yön ve biçimde korunmaları öngörülür?
• Normal çalışma süresinin uzunluğu, ulusal mevzuatlarla belirlenir. Bu alanda getirilmiş olan hukuki düzenlemeler, normal olandan kısa ve uzun iş sürelerinin nitelendirilmesinde yardımcı olur.
• Bazı işlerin yürütüm koşulları, normal günlük iş sürelerinden daha kısa süre ile çalışılmasını gerektirir. Normal iş süresinden daha kısa süre ile çalışılması gereken işlerde, çalışma süreleri; bu alandaki uluslararası gelişmelerin kılavuzluğunda ulusal mevzuat hükümleriyle ayrı ayrı belirlenerek, uygulamaya konulmalıdır.
• Gece dönemlerinde sürdürülen çalışmalar, taşıdıkları özellikler nedeniyle, süresi ve uygulanabilme koşulları yönünden daha katı bir koruma rejimini gerektirir.
• Zorunlu ya da olağandışı nedenlerle normal iş süresinden daha uzun süreli çalışmalar ise, ancak bazı koşullara bağlı tutularak yapılabilir. iş sürelerine ilişkin düzenlemeler, esnek çalışma biçimleri yönünden nasıl bir anlam taşır?
• Esnek çalışmaların çeşitliliği ve özellikleri arasındaki farklılıklar, çalışma yaşamının iş süreleri yönünden, her esnek çalışma biçimi için ayrı ayrı ve ayrıntılı hükümlerle düzenlenmesini gerektirir. Bu nedenle de, iş görenlerin iş süreleri yönünden korunmasını öngören politikaların biçimlenip, işlerlik kazanabilmesi zorlaşır. Ayrıca, esnek çalışma biçimleri için getirilecek hukuki düzenlemelerin salt yaratılmasında değil, uygulamaların denetlenmesinde karşılaşılabilecek sorunları aşmanın önemi de gözden ırak tutulmamalıdır. Sosyal politikalarla iş görenlerin, dinlenme süreleri bakımından hangi yön ve biçimde korunmaları öngörülür?
• işgörenler hafta tatili, genel tatil günleri ile yıllık izin dönemlerinde çalıştırılmaz. Ancak çalıştırılmış gibi kendilerine ücret ödenir. Bu bağlamda dinlenme hakkı, şahsa bağlı bir hak niteliği taşır.

 

 

Sosyal politikalar 9. ünite

Ücret Politikaları
Eşit işe, eşit ücret ödenmesi ilkesi, nasıl bir anlayışı ifade eder? ilkeye işlerlik kazandırabilmek, hangi koşulların varlığını gerektirir ve bu alanda hangi güçlüklerle karşılaşılır?
• Eşit işe eşit ücret ilkesi; aynı işyerinde, eşit değerde işlerde, aynı verimle çalışanların ücretleri arasında bir farklılık gözetmeme düşüncesini ifade eder. Aynı nitelikteki iş kavramının açık olarak ifade edilebilmesi yönünde karşılaşılan güçlükler, bu alanda güncel bir tartışma ortamının oluşmasına yol açmaktadır.
Belirlenen ücretin reel değeri, fiyat yükselişleri karşısında hangi yol ve yöntemlerden yararlanarak, nasıl korunabilir?
• Enflasyon oranlarının yüksek seyrettiği ülke ve dönemlerde, saptanmış olan ücretlerin gerçek satın alma gücünü korumak, gereksinim olmaktan da öte bir zorunluluk haline gelir.
• Bu alanda; iş sözleşmeleri, mevzuat hükümleri, fiyat ve ücretlerin dondurulması yöntemi, toplumsal anlaşmalar, otomatik endeksleme yöntemi gibi araçlarından yararlanılır.
En az ücret düzeyinin ülke genelinde belirlemesi neden önem taşır? Asgari ücreti, başka ücret düzenlemelerinden ayıran özellikler nelerdir? Asgari ücretler hangi kurumlar tarafından, hangi ölçüt ya da göstergelerden yararlanılarak, nasıl saptanır?
• Sosyal ücret anlayışının bir gereği olarak, bağımlı statüler altında çalışanların ve bakmakla yükümlü bulundukları kişilerin sosyoekonomik gereksinimlerini asgari düzeyde karşılayabilmelerine yetecek ücret miktarı hukuki düzenlemlerle belirlenerek güvence altına alınır.
• Asgari ücret taraşar açısından bağlayıcı bir ücret düzenlemesidir. işgörenin ve işin nitelikleri göz önünde tutularak belirlenmez. Tüm bağımlı statüler altında çalışanları kapsamanın ötesinde, parasal nitelikli bazı yaptırımlar ile ikramiye ve tazminatların hesaplanmasında bir gösterge olarak seçilir. Asgari ücret düzenlemesi, ulusal gelirin adil biçimde yeniden dağıtılabilmesi doğrultusunda bir sosyal politika aracıdır. Asgari ücretler, ülke genelinde sosyoekonomik bağlamda, mikro ve makro açıdan pek çok göstergeyi etkiler.
• Çeşitli ülkelerde asgari ücretler, farklı kurum ya da kuruluşlar tarafından, farklı yöntemlerle belirlenir.
Asgari ücretlerin ulusal düzeyde belirlenmesi yönünde bir anlayış giderek yaygınlaşmaktadır. Ücretler; ödenme biçimi, yeri ve dönemi yönünden nasıl korunulmalıdır?
• iş görme karşılığında ödenen kök ücret parasal bir nitelik taşır. Ücret, bir ülkede geçerli para birimi ile işgünleri ve işyerlerinde ödenir. Ücretlerin düzenli olması gereken ödenme dönemi en çok 1 ay’a dek uzatılabilir.
Ücretin neden belgelenmesi gerekir? Ücreti belgeleme va belgeleri koruma alanında yükümlülük kime aittir?
• Doğabilecek ihtilaşarda bir kanıta duyulacak gereksinim nedeniyle, ücret niteliğindeki ödemelerin belgelenmesi ve bu belgelerin işveren tarafından korunması gerekir.

 

 

sosyal politikalar 10. ünite

Sakatların ve Eski Hükümlülerin Çalışma Yaşamında Korunması
Kimlere engelli, sakat ve eski hükümlü denilir?
• Bazı özeliklerinden ya da toplumun sosyo-ekonomik koşullarından kaynaklanabilen nedenlerle, toplumsal yaşamda yer alıp, uyum gösterebilmelerinde bir sınırlılık ya da olanaksızlık bulunan kişiler engelli olarak nitelendirilir.
• Fiziksel ya da düşünsel yetenekleride bir eksiklik, bozukluk ya da yoksunluk bulunan kişilere sakat denilir.
• Yargı kararı ile kesinleşen hürriyeti bağlayıcı cezasını tamamlayarak cezaevinden çıkan kişi eski hükümlü olarak nitelendirilir.
Sakatlara ve eski hükümlülere yönelik sosyal politikalar nasıl gelişmiştir?Bu politikaların temelinde hangi nedenler bulunur? Dayanakları nelerdir?Bu politikaların başarısını hangi koşullar belirler?
• Sakatlar 19. yüzyıl’ın sonlarında, özel ve temel eğitim gereksinimlerinin karşılanabilmesi doğrultusunda sosyal politikalara konu olmaya başlamışlardır. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri, 2. Dünya Savaşı’nın ardından da istihdam edilebilmeleri bu politikalar kapsamında öne çıkmıştır. Yaşadığımız dönemde ise, sakatlara ve eski hükümlülere yönelik sosyal politikalar, sakatların istihdam edilmelerini ve iş ilişkileri ile yaşamının sakatlar yönünden özel olarak düzenlenmesini öngörür.
• Sakatların ve eski hükümlüler; sayısal çoklukları ekonomik açıdan taşıdıkları değer, sağlanabilecek psikolojik ve sosyal yararlar nedeniyle sosyal politikalara konu olurlar. Bu yönde getirilecek bir koruma rejimi, ahlaki ve hukuki bir sorumluluğun da gereğidir.
• Sosyal politikaların ulusal ve uluslararası kaynakları da, sakatların ve eski hükümlülerin korunmasını öngörür.
• Sakatların ve eski hükümlülerin korunabilmesi; bir ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi, işgücü piyasasının koşulları, sosyal yaklaşımları ve kurulu hukuk sistemi ile yakından ilişkilidir.
Sakatlar ve eski hükümlüler çalışma yaşamını hangi alanlarda, nasıl korunmalıdır?
• Sakatlar ve eski hükümlüler kendi işlerini kurup, bağımsız çalışmaya yönlendirilebilir. Ancak, özellikleri ve bağımsız çalışmanın koşulları nedeniyle bu yöndeki uygulamalardan sakatların ve eski hükümlülerin yararlanabilmeleri güçtür.
• Sakatların çalışma yaşamında korunması, işe yerleştirilmeden önce başlar. işe yerleştirilme aşamasında devam eder. işe yerleştirmelerinden sonra de süre giderek tamamlanır. Birbirini izlemesi gereken bu sürecin her aşamadaki başarısı, bir sonrakini etkiler.
• Sakatlar ve eski hükümlülerin çalışma yaşamında bağımlı bir statü altında yer almasına yardımcı olan çeşitli yol ve yöntemlerden yararlanılır.

 

 

SOSYAL POLİTİKALAR 11. ÜNİTE 

Kadınların Çalışma Yaşamında Korunması
Kadınların korunmalarına yönelik sosyal politikalar, tarihsel gelişim süreci içinde nasıl oluşup, gelişmiştir?
• Sanayi Devrimi ile birlikte yaygın ve yoğun biçimde çalışma yaşamında yer almaya başlayan kadınların önceleri, daha çok biyolojik özellikleri göz önünde tutularak çalışma yaşamında özel olarak korunmaları öngörülmüştür. iş Hukuku’nun genel nitelikteki koruyucu hükümlerinden yararlanan kadın işçilere, yürürlüğe konulan buyurucu nitelikteki hukuk kuralları ile özel bir koruma rejimi de yaratılmıştır. Bu bağlamda kadın işçilere haklı(meşru) olarak nitelendirilebilecek, hukuki bir ayrıcalık getirilmiştir.
• Kadın işçilerin çalışma yaşamında analık durumları nedeniyle korunabilmelerine yönelik sosyal politikalar ve bu politikalara işlerlik kazandıran hukuki düzenlemeler ise daha sonra, 19. yüzyılın son çeyreğinde uygulamaya konulmuştur.
• Kadın erkek arasında sağlanılmak istenilen eşitlik hedefine, kadınların salt biyolojik ve genetik özellikleri nedeniyle korunmaları yolu ile varılamayacağının anlaşılmıştır. Böylece hukuk sistemlerinin kadın ve erkek arasında mutlak eşitliği sağlayabilecek biçimde yeniden yapılanmasına yönelik politikalara işlerlik kazandırılmaya başlanmıştır.
• Çalışma yaşamının kadınlar yönünden özel olarak düzenlemesi ve mutlak eşitlik ilkesi, kadınlara yönelik açık (dolaysız) ayrımcılığın ortadan kaldırılabilmesinde belki yeterli olmuştur. Ancak, ayrımcılığın büyük bölümünü oluşturan örtülü (kapalı, dolaylı) ayrımcı uygulamaların bu yön ve biçimdeki politikalarla giderilemeyeceği yaşanılan deneyimlerle zamanla görülmüştür. Böylece, “olumlu ayrımcılık” (affirmative action) olarak adlandırılan yeni ve önceki aşamalardakilere göre daha radikal araçları içeren sosyal politikalara yönel inmiştir.
Çalışma yaşamında kadınlar hangi nedenlerle korunulurlar?
• Kadınların çalışma yaşamında yer almalarının ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden mikro ve makro bağlamda yararları vardır. Kadınların iş ilişkileri ve yaşamında karşılaşabilecekleri engelleri aşabilmelerine yardımcı olmak ve çalışma haklarını korumak da bu politikaların hedefleri arasında yer alır. Kadınların çalışma yaşamında korunmasını öngören sosyal politikalar hangi hukuki dayanaklara sahiptir?
• T.C. Anayasası’nın 50. maddesinde yer alan hükümler, ulusal sosyal politikamızın hukuki temelini oluşturur. Bu hükümler doğrultusunda kadınların çalışma koşullarının biyolojik ve genetik özellikleri göz önünde tutularak özel olarak düzenlenmesini öngörmektedir. Nitekim, ülkemizde yürürlükte bulunan iş kanunları ile çalışma yaşamı Anayasa’nın hükümleri doğrultusunda kadınlar yönünden özel olarak düzenlenmiştir. 4857 sayılı iş Kanunu ayrıca, cinsel kökenli ücret ayrımcılığını engelleyen hükümleri de içerir.
• Kadınların korunması, sosyal politikaların uluslar arası kaynakları içinde de önemli bir yer tutar. BM, UNESCO, AB, AK, OECD gibi çeşitli uluslararası kuruluşun kararları, belgeleri, pek çok ülkenin taraf olduğu sözleşmeleri kadınların korunmasına yönelik ilkeler ve normlar içerir.
Sosyal politikalar, kadınlar çalışma yaşamının hangi alanlarında, hangi yön ve biçimde korunmasını öngörür?
• Biyolojik ve genetik özellikleri gözönünde tutularak kadınların yer ve su altındaki işlerde, gece dönemlerinde, ağır ve tehlikeli olarak nitelendirilen işlerde çalıştırılmaları buyurucu nitelikteki hukuki düzenlemelerle engellenir.
• Kadınların analık durumları nedeniyle çalışma yaşamında korunmaları, doğumdan önce başlar ve doğumdan sonra da sürer.
• Kadınların çalışma yaşamında ayrımcılığa karşı korunmasında hukuki eşitliği öngören ve kadınlardan yana ayrımcılık gözeten hukuki düzenlemelerden birlikte yararlanılır.

Sosyal politikalar 12. ünite
Çocukların ve Gençlerin Çalışma Yaşamında Korunması
Sosyal politikalar yönünden çocuk ve genç sözcükleri, hangi kesimleri ifade eder?
• En az çalıştırılma yaşının altında bulunanlar çocuk işgücü olarak ifade edilebilir. Genç işgücü denilince yaşları en az çalıştırılma yaşı ile fiziksel, düşünsel gelişme süreci ve zorunlu eğitim süresinin tamamlandığı yaş arasında olanları anlamak gerekir.
• Çocuk ve genç işgücünü nitelendiren yaş dışında başka ölçütlerin de bulunması, bu bağlamda standart ortak bir normun yaratılabilmesini güçleştirmektedir.
Çocuklar ve gençler çalışma yaşamına nasıl girmişler ve bu kesimin korunmasını öngören politikalar günümüze dek hangi yön ve biçimde gelişmiştir?
• Çocuk ve genç işgücü; tüm dünyada, her dönemde, özellikle tarım kesiminde ekonomik yaşam içinde yer almıştır, Ancak bu kesim, işçi statüsü altında çalışma yaşamına Sanayi Devrimi’nin kendine özgü koşulları altında girmiştir.
• Sosyal politikaların uluslararası ilke ve kuralları; iş ilişkileri ve yaşamının, çocuklar ve gençler yönünden özel olarak düzenlenmesini öngörür.
Çocukların ve gençlerin neden korunması gerekir?
• Fiziksel ve düşünsel gelişmelerini sağlıklı olarak tamamlayabilmeleri, temel ve mesleki eğitim hizmetlerinden en üst düzeyde yararlanabilmeleri için çocuklar ve gençler çalışma yaşamı içinde özel olarak korunurlar.
• Çocuk ve genç işgücünün hem toplumsal yaşam ve hem de iş ilişkileri ile yaşamında korunması devletin sorumluluk alanına girer. Ancak, işverenler de bu alanda sosyal bir sorumluluk taşırlar.
Çocukların ve gençlerin korunmasını öngören politikalar, hangi ulusal ve uluslararası kaynaklara dayanır?

• T.C. Anayasası’nda yer alan ilkeler, ülkemizde çocukların ve gençlerin çalışma yaşamında korunmasına yönelik ulusal sosyal politikaları yönlendirip, biçimlendirmektedir. Bu hedef doğrultusunda getirilmiş olan ilkeler ve normlar, sosyal politikaların uluslararası kaynakları içinde de geniş bir yer tutar.
Çocuklar ve gençler çalışma yaşamının hangi alanlarında, hangi yön ve biçimde korunmalıdırlar.
• En az çalıştırılma yaşının altında bulunan çocuklar; mutlak bir çalıştırma yasağı kapsamında hiç bir statü altında ve hiç bir işte çalıştırılamazlar.
• Sosyal politikalar; gençlerin yer ya da su altında, gece dönemlerinde sürdürülen, ağır ve tehlikeli olarak nitelendirilen, akord ücret sistemlerinin, fordist üretim tekniklerinin kullanıldığı işlerde, ahlaki yönden çalıştırılmaları sakıncalı olan işyerlerinde çalıştırılmalarının ve normal iş süresinden daha uzun süreli çalışmalar içinde yer alabilmelerinin hukuki düzenlemelerle yasaklanmasını öngörür.
• Çalışma yaşamı, işin sağlık yönünden kişiye uygunluğu ve iş süreleri yönünden gençler için özel olarak düzenlenir.

Reklam